Meme kanseri son yıllarda giderek yaygınlaşan ve sıklığı giderek artan önemli bir sağlık sorunudur. Yurt dışından bildirilen çalışmalar, günümüzde meme kanseri sıklığının neredeyse dokuz kadında bire ulaştığını bildirmektedirler. Kadınlar arasında görülen kanser türlerinde ise %25’ ten fazla bir orandadır. Tüm dünyada kanserden ölüm oranlarında, akciğer kanserinden sonra ikinci sırada yer almaktadır.
Bilindiği üzere, pek çok kanserde tümörün büyüklüğü ile ters orantılı bir seyir vardır. Bir tümör ne kadar erken ve küçük yakalanırsa, üstesinden gelmek o kadar mümkündür. Diğer kanserlere oranla, meme kanserinde henüz çok küçükken yakalama olasılığı vardır. Bu sayede, meme kanseri günümüzde giderek daha rahat baş edilebilir bir kanser türü haline gelmiştir.
Meme kanseri genellikle memede ağrısız bir kitle olarak karşımıza çıkar.
Memedeki kitlelerin %80' i kadınların kendisi tarafından rastlantı sonucu ya da kendi kendine meme muayenesi sırasında saptanmaktadır. Rastlantı sonucu bulunan kitleler genellikle çok büyük çapa ulaştıktan sonra fark edilirler. Oysa usulüne uygun olarak yapılan bir meme muayenesinde, daha ufak çaptaki kitleleri bulabilmek ve ayrıca meme kanserinin diğer bazı bulgularını belirlemek mümkündür.
Dolayısıyla, her kadın kendi kendine meme muayenesi yapmayı öğrenmeli ve bunu düzenli bir alışkanlık haline getirmelidir. Gerçek hayatta ne yazık ki durum böyle değildir. “Olmayan şey sorun değildir, bulunursa özellikle de kanser çıkarsa, sorun haline gelir” hesabıyla çoğu kadın kendi kendini muayene etmekten kaçınmaktadır.
Oysa meme kanserinde erken tanı, daha etkili tedavi ve çoğu durumda tam şifa anlamına gelir. Yıllık olağan muayenelerinizde doktorunuzun yaptığı meme muayenesi ve belli bir yaştan sonra muayeneye ek olarak yapılan mamografi/meme ultrasonografisi, meme kanseri erken tanısının doktorunuza düşen kısmıdır.
Kadınlar Kendi Kendine Meme Muayenesi usulünü kavramalı, aylık olarak uygulamalılar. Böylelikle sık görülen, ancak erken tanındığında tedavi şansı yüksek olan bu kanser türüyle başa çıkmak mümkün olacaktır.
Kendi kendine meme muayenesi usulüne uygun uygulanmadığında, memelerinizde bir sorun varmış izlenimi edinilir. Böylece gereksiz yere kaygı duyulmasına neden olabilir. Bu nedenle muayene usulünü iyice kavranıp ondan sonra muayeneye başlanmalıdır. Gerekli durumlarda ve özellikle de muayene sırasında normal dışı olduğunu düşünülen bir bulguya rastladığında mutlaka doktora danışılmalıdır.
Kendi kendine meme muayenesi ne zaman yapılır?
Kendi kendine meme muayenesi için uygun dönem, adet sonrası ilk haftadır (5.-7. günler) ve ayda bir kez yapılmalıdır. Çünkü bu dönemde kanda kadınlık hormonlarının etkinlikleri iyice azalır ve meme dokusunu incelemek kolaylaşır. Bu dönemin sonrasında ise memeler giderek dolgunlaşarak muayeneleri zorlaşır ve muayene sırasında ağrı oluşur. Bu nedenle Kendi Kendine Meme Muayenesinin etkinliği azalır.
Menopoz döneminde olan ve adet görmeyen kadınlar ise her ayın kendi belirledikleri bir gününde bu muayeneyi yapabilirler. Menopoz döneminde kullandıkları hormon ilaçları nedeniyle düzenli olarak adet görmeye devam eden kadınlar, bu muayeneyi adet sonrası ilk bir hafta içerisinde yapmalıdırlar.
Kendi kendine meme muayenesi nasıl yapılır?
Kendi kendine meme muayenesinde üç aşama vardır. Doğru bir muayene için bu aşamalar sırasıyla ve dikkatle uygulanmalıdır.
1 - Memelerin gözle değerlendirilmesi
Kendi kendine meme muayenesinde ilk basamak memelerin gözle değerlendirilmesidir. İyi aydınlatılmış bir odada, belden yukarısı soyunuk vaziyette, ayna karşısına geçerek muayeneye başlanır. Önce her iki el belde gevşek olarak, ardından eller belden ayrılmadan, bel sıkılarak yeniden gözle değerlendirme yapılır.
Ayakta gözle değerlendirmede, eller serbest haldeyken ya da bel sıkıldıktan sonra oluşan belirgin şişlik, özellikle bele bastırma esnasında ortaya çıkan meme cildinde içe doğru çekilme alanları, meme cildinde kızarıklık, yüzeysel damarlarda belirginleşme, ciltte "portakal kabuğu" manzarası gibi bulgular aranmalıdır.
Kadınların çoğunda memelerde asimetri, yani bir taraf memesinin diğerinden daha büyük olması normaldir. Bu nedenle aynada memelerden birinin diğerine göre daha farklı bir boyutta ya da şekilde olduğu fark edilirse endişeye kapılmamalıdır. Herhangi başka bir bulgu yoksa bu durum normal yapısal bir özelliktir.
Diğer bir önemli bulgu da meme başının içe doğru çekilmesi, tümüyle içe gömülmesi ve/veya meme başında şekil ve renk değişiklikleridir. Meme uçları önceden beri içe çökükse bu yapısal bir durumdur. Önceden olmayan, yeni bir durum olarak ortaya çıkan çöküklükler dikkate alınmalıdır.
Bu görsel değişikliklerin varlığı, memelerde normal dışı bir durumun varlığını göstermemekle beraber, doktora başvurulmasını gerektiren durumlardır.
2 - Yatar pozisyonda elle değerlendirme
Memeleri yatar pozisyonda elle değerlendirmek için sırtüstü yatılır. Sağ omzun altına bir yastık veya katlanmış bir havlu yerleştirdikten sonra sağ el başın altına konulur. Bu aşamada meme dokusu bir yana doğru kaymamalı, ortada durmalıdır.
Elle değerlendirmede meme dokusu asla baş ve işaret parmağı arasında sıkılmamalı, elin baş ve serçe parmakları dışında kalan üç parmağın aya denilen iç kısımlarıyla (uç kısımlarıyla değil!) meme dokusu üzerine yerleştirilerek yapılmalıdır. Bu amaçla her kadın kendine kolay gelen bir yöntem belirleyerek muayenesini tamamlamalıdır. Ya meme başından dışarıya doğru ışınsal tarzda ya da yine meme başından dışarıya doğru dairesel bir yaklaşımla bütün meme dokusu taranmalıdır. Bu tarama sırasında, anatomik nirengi noktaları olarak, her iki köprücük kemiklerinden meme altındaki kıvrımlara dek olan alan ve göğüs ortasında yer alan ve iman tahtası da denilen kemikten dışarıya, koltukaltı boşluğu hizasına kadar olan alan ele alınmalıdır.
Kendi kendine memesini muayene etme sırasında amaç, meme dokusunun tanınması ve olağandan farklılıkları belirlemesidir. Bazı kadınlar yanlışlıkla kendi meme dokularının yapısal özelliklerini anormal bir oluşum olarak algılayarak paniğe kapılırlar. Meme dokusu içinde kadınlık hormonlarına bir yanıt olarak yer yer yoğunlaşma alanları olabilir, bu durum o bölgede memenin daha sert ve bazen ağrılı hissedilmesine yol açacaktır. Telaşa kapılmadan bu meme yoğunluklarının yeri ve kıvamı hafızaya alınıp, sonraki muayenelerde bunlardaki kıvam ve büyüklük değişiklikleri takip edilmeli, olağandan farklı durumlarda hekime başvurulmalıdır.
3-Memelerin ayakta elle değerlendirilmesi
Bu muayene ideal olarak duş altındayken sabunlu elle yapılır. Zira suyun ve sabunun etkisiyle meme dokusundaki muhtemel kitleler çok daha kolay ulaşılır hale gelirler.
Ayakta yapılan muayene özellikle üst dış kadrandaki kitlelerin daha iyi fark edilmesini sağlar. Meme kanserlerinin %60-70'i meme dokusunun en yoğun olduğu bu bölgede görülür.
Normalde meme dokusu başparmak ve işaret parmakları arasında sıkıştırılarak incelendiğinde ele büyük kitleler gelir. Bu "kitleler" normal meme dokusudur. Kendi kendine meme muayenesinde amaç, bu kitleler arasında yer alan normal dışı tümöral yapıların saptanmasıdır. Meme muayenesi bu şekilde yapıldığında normal meme dokusu içindeki muhtemel normal dışı kitleleri saptama şansı yüksektir.
Memeden kendiliğinden gelen akıntılar, hastalık açısından daha önemlidir, dolayısıyla kendi kendine meme muayenesinde ayrıca meme başının sıkılarak kontrol edilmesi önerilmez. Kendiliğinden gelen akıntıların rengi, kıvamı, kokulu olup olmadığının kaydedilerek, doktora haber verilmesi yeterlidir. Bu konuda doktorun önerilerine uyulmalıdır.
Memede bulunan her kitlenin mutlaka kötü huylu olması diye bir durum söz konusu değildir. Ancak muayenede ele gelen her kitle bir doktor tarafından değerlendirilmeli ve gereken incelemeler yapılmalıdır. Gözleme aşamasında bir sorun varsa, kendiliğinden meme başından sıvı geldiğinde ve/veya ele kitle geldiği fark edilirse zaman kaybetmeden doktora başvurulmalıdır.
Unutulmamalıdır ki memedeki kitlelerin %80’ i hastaların kendisi tarafından saptanmaktadır. Vücudun dışında yer alan bu organın tümörleri, daha küçükken elle kolayla saptanabilmesi sayesinde, günümüzde artık tedavisi giderek kolaylaşan ve tümüyle bertaraf edilebilen tümörler arasında yer almaktadır. Ancak bu avantaj, meme muayenesini ihmal edenlerde bir dezavantaj hale gelmektedir. Bu muayenenin amacı hastanın kendi kendine hastalığının tanısını koyması değil, normalden farklı bir durumdan erkenden hekimini haberdar etmesidir.
Comments