Meme kanseri, kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. Görülme sıklığı giderek artmakla birlikte, meme kanserine bağlı ölümler, giderek azalmaktadır. Bunun birçok etkene bağlı olarak gerçekleştiği düşünülmektedir. Tarama programlarının yaygınlaşması ile daha erken tanı konulabilmesi ve multidisipliner yaklaşımla yeni ilaç tedavisi yöntemleri, sağkalıma önemli katkılar sağlamaktadır. Görüntüleme yöntemlerinin sayısının, kalitesinin ve seçeneklerin artması da yine erken tanı ile ölüm oranlarının azalmasına olumlu etkiler sağlamıştır.
Yaş:
Meme kanserinde önemli risk faktörü olarak yaş, en ön planda yer almaktadır. Gerçekten de yapılan çalışmalarda popülasyonun çoğunu 50-60 yaş arası hastalar oluşturmaktadır.
Hormonlar:
Bunun dışında riski artışına neden olan bazı hormonal durumlar vardır: doğum yapmamış olmak ya da ilk bebeğini geç yaşta doğurmuş olmak, adet görme yaşının erken - menapoz yaşının ileri olması, uzun süreli hormon tedavisi almış olmak ve şişmanlık gibi etkenler. Alkol tüketimi de risk artışı getirir. Risk azalması ise ilk doğumu genç yaşta yapma, egzersiz yapma ve emzirme ile paraleldir.
Genetik:
Ailede birinci dereceden akrabalarda (anne – kızkardeş – kız çocuk) genç yaşta meme kanseri olması diğer bir önemli risk faktörüdür. Ayrıca ailede erkekte meme kanseri olması da risk faktörüdür. Burada teyze, anneanne, hala gibi diğer ikinci dereceden akrabalarda meme kanseri gelişmesi, kişi için risk artışı getirmez. Ancak bu durum, kişinin annesinde risk artar. Annesinde meme kanseri gelişirse, kendinde de meme kanseri riski artışı olacaktır. Yine yaştan bağımsız olarak, ailede 3 ve üzeri meme kanserli, yumurtalık kanserli akrabası olan bireylerde meme kanseri riski yüksektir. Bazı kalıtsal kanser türlerinde aile bireylerinde birden fazla çeşit kanser türleri görülebilir, meme kanseri, kolon kanseri, endometrium ya da over kanseri bir ailenin farklı bireylerinde görülebileceği gibi, rahim ya da yumurtalık kanseri olan bir bireyde meme kanseri gelişme olasılığı da yüksektir. Tersine meme kanseri olanlarda, rahim ya da yumurtalık kanseri, kolon kanseri de daha sonra eşlik edebilir.
Yapılan Meme Biyopsisinde atipi:
Daha önce yapılan bir meme biyopsisinde, atipik hiperplazi ya da lobüler karsinoma in situ olanlar ile mammografide meme dokusunun %75’ten fazlasında yoğunluk gözlenen hastalar, meme kanseri yönünden yakın takipte tutulmalıdır.
Risk artışı olduğu ortaya konulan bireylerin erken yaşta tarama programına dahil edilmesi, meme kanserinin daha erken ve henüz klinik olarak ortaya çıkmadan saptanmasına ve daha basit girişimlerle tedavisine olanak sağlamaktadır. Bu nedenle, risk artışı getiren durumların iyi bilinmesi ve evhama kapılmadan, risk grubunda olduğunu fark eden kişilerin, bir klinisyence değerlendirilmek üzere başvurması önemlidir. Risk artışı olmayan kişilerde tarama programlarına 50 yaşında başlanması önerilirken, risk artışı olanlarda 40 yaştan itibaren takipler başlanmalıdır. Birinci derecede akrabasında, menapoz öncesi dönemde meme kanseri olan bireylerin, akrabasında kanserin ilk saptandığı yaştan 10 yaş öncesine geldiğinde takibe alınması önemlidir.
Comments